Başka Bir Smrnya Efsanesi: HiLeon
Vatanım Sensin: Başka Bir Smrnya Efsanesi: HiLeon
İzmir’e neden Smrnya demişler bilir misiniz? Bu
konudaki ilk iki efsaneyi Leon’dan defalarca dinlediniz, ezbere biliyorsunuz,
ben size 3. Efsaneden bahsedeceğim: HiLeon Efsanesi…
Bu efsanede ne Amazon Smrnya kazanıyor ne de Kral
These… İkisi de fena halde mağlup hem de ne mağlup! İnançlarını çiğnediler,
bildikleri her şeyi unuttular, ezberleri bozdular… Kendilerinin üzerine basa
basa yükselttiler bu aşkı, birbirlerine yenildiler, aşkta kayboldular… Bir
mağlubiyet ancak bu denli berabere olurdu… Evveli olmayan sonrası olmayan bir
efsane HiLeon…
Hilal Leon’a gitmeniz en doğrusu derken kendin öyle
bastırdı ki! Senaristler bu basıncı bilerek yaptırdılar Hilal’e patladığında
tazyiki fazla olsun diye, zira öyle de oldu o kısma başka bir yazıda
değineceğim. Leon’un haylaz bir çocuk gibi Hilal’e sitemleri kadar sempatik bir
şey gördünüz mü? Ben görmedim. Öyle kaybolmuş ki aşkının çıkmaz sokaklarında
umurunda değil, yol nereye götürür onu. Tek o lafı duymak, tek sevildiğine dair
itirafı Hilal’in ağzından bir an evvel alabilmek için zorladı roman olsa başka
konuşurdun dedi. O an sizin de Leon’u canınıza katasınız geldi biliyorum. Hilal
çok zor olanı başarıyor akl-ı selim’i koruyor ve inanın bana pek çok kişinin
zannettiği gibi daha az seven taraf olduğundan değil sadece Leon’u korumak
için. Bu ilişkinin başlamaması için ne kadar direndi hatırlayın. Tek sebebi
Teğmen-Halit İkbal diyalektiği değil. Hilal zehir gibi bir kız, Yunan orduları
komutanının oğlunun Hilal gibi bir kıza olan aşkının bir bedeli olduğunu ve
Leon’a o bedeli ödeteceklerini iyi biliyordu, Leon’u Leman Sam’ın şarkısında
bahsi geçen şeyden ötürü de reddediyordu: Karanlık gecelere ortak etmek
istemedi, kıyamadı ona. Hilal senin için senden geçerim modunda, nasıl
ağır bir yük tanrım!
Unutulmaz vals sahnesine gidelim. Hilal Teğmen’in
omuzlarındaki apoletleri sımsıkı tutuyordu, adeta koparıp atmak istercesine.
Hilal, Teğmen ona üniformamı istersen çıkarırım iması yaptığında bile direkt
çıkart demedi. Ne denli onurlu bir kadın, adamın kararlarına müdahale etmiyor
deli gibi isterken, adam onun bir lafıyla dünyayı yakabilecekken! Lakin belki
Hilal’in bir bakışı, belki saçının bir teli belki çok daha basit bir detay o
apoletlerin Teğmen’in omuzlarından yavaş yavaş kendiliğinden düşmesine
kaybolmasına yetti.
Her mağlubiyete bir sır itirafı bırak… Bu tam o
ikisine has bir güzellik. İlkinde Hilal Halit İkbal’i şimdi de Leon, Andreas’ı itiraf etti…
Mehmet Leon’a silahı doğrulmasından Hilal’in geldiği
ana kadar Leon’un gözünde korku var. Minicik bir kadın dağ gibi önünde siper
olduğunda siliniyor o korku çünkü o andan sonra ölse de gam yemez Leon,
umurunda mı ki hiç? Dikkatinizi çekerim, Leon ne yaptıysa Hilal’i korumak için yaptı. Ama
aşk! Tanrım! O nasıl bir sarhoşluk hali… Teğmen ve Küçük Hanım olarak, aynı
kıyıda vedalaşacakları anın akabinde Stavro kendini alacağı sırada kendini
değil Hilal’i düşünüp Hilal kaçabildi mi Stavro’nun şerrinden diye, kontrol
eden adam, her daim Hilal için en iyisi neyse onu yapan fedakâr adam, bu bölüm
farklı bir tutum sergiledi. Tutku nedir cevabını gördüm ben Leon’un bakışlarında,
aşka esir olmak, aşka ruhunu teslim etmek zerre kadar da pişman olmamak… Bedeli
ne olursa olsun hem de…
Leon Hilal’in çekim alanındayken ve ikisinden birine
namlu doğrulmuş olduğunda çok ilginç davranıyor. Bir öncekinde Hilal kendini
vurduğunda kendi canını esirgemedi. Bu sefer de ne kendi canını ne Hilal’inkini
umursadı. Mehmet ikisini de vurabilirdi, Leon, Hilal ona engel olsa da Hilal’i itip namlunun
önüne geçebilecekken geçmedi, tek gayesi sevdiğinin hayatta kalması olan bir adam
bunu niye yapar? Leon aşka direnmiyor, ona teslim olmuş, Leon aşka ruhunu
adamış… Sadece o anın içinde kaybolmak istedi. Hilal’in itiraf etmesi için
harika bir fırsattı biliyordu, duymak için
hayatını mahvettiği itirafa kendini de Hilal’i de feda edebilirdi. Gözlerinde
zerre korku yok, endişe yok, sizi bilmem
ama ben Leon’u ilk defa bu sahnede gerçekten huzurlu ve mutlu gördüm. O an
anladım bir insan aşk uğruna hayatının mahvolmasına neden izin verir? Sadece o
anın içinde saklı hazzı tatmak, kimsenin göremediği rüyayı görmek, kimsenin
gidemediği uzak ülkeyi keşfetmek için! Leon doruklarda… Onu akılla mantıkla
anlamaya çalışan yarı yolda kalır…
Anlaşılması çok güç bir sarhoşluk hali! Nasıl da
mağrur… Nasıl gurur duyuyor kadınıyla… O an iki kişi değiller dikkat edin,
Leon’un zekice bir manevrayla risk alması o an onları tek bir vücut yaptı.
Nasıl bir adamsın sen Leon? İnsan sana hayran olmaz da ne yapar, sadece
soruyorum.
Leonidas rüya adam, baştan ayağa zarafet, asalet...
Zerre ego yok... Zerre kadar bencillik yok... Senlik benlik olma halinin
ötesine geçebilmekle alakalı bir şey gerçek aşk. Leon gerçek aşkı yaşıyor... Bu
hal sarhoşluk hali… Vazgeçilmesi zor, bağımlılık yapması kaçınılmaz. Her
bağımlı gibi Leon da bu uğurda, vazgeçilmezlerden geçer gözünün yaşına dahi
bakmaz.
Leon’un benimle gel dediği sahne kalbinize paslı bir
hançerle yüz kere darbe yemişsiniz hissi uyandırdı eminim. Boran Kuzum kendini
aşmalara yine doyamadı. Hilal gelemem deyip davasını gerekçe gösterdi. Nasıl
gurur duydu içi yansa da bağrına basıp alnını öptü. O an Yılmaz Odabaşı’nın bir
şirine götürdü beni:
/Kendin ol, kendin ol…Sen buysan başkası ol!
Buysan kederden öleceğim,
başkası olursan de kimi seveceğim?/
Bayrağının kırmızısına yorduğu o tutku var ya Hilal’deki, tam da oradan akıyor Hilal, Leon’un içine… Karşımızdakinin en zor olan yanları değil mi hep bizi ona meftun eden bir taraftan da en çok canımızı yakan.
Gelelim efsane veda busesine… Bir öpücük ne denli güzel olabilirse o kadar güzeldi ötesi olamaz. Bekler misin diye soran adama döner misin diye soran bir kadın… Öpüşürken başparmaklarıyla Leon’u okşayan bir Hilal gördük yine. Hilal’in adeta imzası oldu bu hareket ilk el ele tutuşmalarında da o başparmak yine aynı görevi ifa ediyordu…Ne vakit gökyüzünde hilal görsen seni düşündüğümü bileceksin dediği an ben de sizin hissettiğinizi hissettim, bahsetmeyeceğim bile siz biliyorsunuz orda ne geldi başımıza. Daha çok şey var onlara dair söylenecek, yetmiyor satırlar bana. Son sözümde Leon’un aşkı gibi bir aşktan nasip alamamaktan kahrolan bütün kadınlara sesleniyorum: Acınız acım, ruhum yoldaşınızdır!
Leman Sam, Kıyamam Sana
Yılmaz Odabaşı, Bir Nehrin Tükenişi
Yorumlar
Yorum Gönder